Antalya Belediyesi’ne iş başvurusu yapmak için sayfamızdan Antalya Belediye’sinin tarihçesini inceleyin, devamında Antalya Belediyesi Personel ilanları ve Antalya Belediyesi İşçi Alımı haberlerine ait linki bulabilirsiniz.
Her ne kadar 1215′te Gautler de Montbellard Kıbrıs’tan getirdiği
kuvvetlerle şehri ele geçirip Türkleri kılıçtan geçirdiyse de, Antalya
1. Keyhüsrev tarafından geri alınır. XII. yüzyıl sonlarında Selçuklu
Devleti sona erince Isparta ve Antalya arasındaki topraklar Teke
Aşireti’nin bir kolu olan Hamidoğulları’nın egemenliğine girer.
Antalya’yı ele geçiren İlyasbeyoğlu Dündar Bey, buranın yönetimini,
kardeşi Yunus Bey’e bırakır. Yunus Bey’in oğulları, Antalya’da hüküm
sürdüler. Hamidoğulları’nın bu ikinci kolu Tekeoğuları adıyla anılır.
Kıbrıs Kralı Pirre, 1361′de Antalya’yı ele geçirdiyse de,
Tekeoğulları’ndan Mehmed Bey, 1373′de şehri geri alır. Bunun oğlu Osman
Bey zamanında Antalya, Yıldırım Bayezıd, buranın yönetimini Firuz Bey’e
verdi (1391). Ancak Antalya’nın Osmanlılara geçişi konusunda kaynaklara
tek bir tarih göstermemektedir ( Oruç Bey ve Neşri’ye göre 1389-1392;
İbni Kemal’e göre 1391).
Anadolu’da beyliklerin egemen olduğu bir dönemde, 1335-1340 tarihleri
arasında Antalya’ya gelen Arap seyyah İbn Battuta Antalya’dan
bahsederken şöyle der:
Kent halkı, ırk ve dinlerine göre ayrı ayrı mahallelere yerleşmişler.
Hıristiyan tüccarlar Mina adıyla anılan mahallede otururlar. Bu
mahallenin çevresini bir sur kuşatmakta ve Cuma vakti geceleri surun
kapıları kapatılmaktadır. Rumlar başka bir mahallede kendi başlarına
otururlar. Onların bulundukları yer de bir surla çevrili. Yahudilerin de
yine kendilerine ait, surla çevrili bir mahallesi vardır. Müslüman
ahaliye gelince, bunlar asıl büyük şehirlerde yaşamaktadırlar. Burası
bir Cuma mescidi ve medrese ile birçok hamamı, zengin ve tertipli büyük
çarşıları ihtiva etmektedir. Şehrin çevresini, yukarıda kaydettiğimiz
bütün mahalleleri de içine alan büyük bir sur kuşatır.
Osmanlı Dönemi
Ankara Savaşı’ndan sonra (1402) Teke ve Karamoğulları’nın Antalya’yı
ele geçirme girişimleri boşa çıktı. Antalya, Anadolu eyaletinin Teke
Sancağı’na merkez oldu (Elmalı ile birlikte.) II. Bayezıd devri
sonlarında şehzade Korkud, bu sancağın başında bulunuyordu. Babası
ölünce tahta çıkan Selim’e karşı (Yavuz ) burada ayaklandı. Alanya ise
Fatih döneminde 1471 yılında Gedik Ahmed Paşa tarafından alınmıştı.
XVII. yüzyılın ikinci yarısında Antalya’yı gezen Evliya Çelebi, üç yanı
bahçelerle çevrili şehrin kale içinde dar sokaklı, 3 bin evli dört
mahallesi, kale dışında ise, kuzeyde 20 Türk, 4 Rum Mahallesi
bulunduğunu, çarşının surlar dışında yer aldığını, limanın 200 parça
gemi alacak büyüklükte olduğunu yazar.Osmanlı Devleti’nin Abdülmecid
devrinde (1847) çıkarmaya başladığı salnamelerde (bugünkü anlamıyla
yıllık ) Antalya, Konya’ya bağlı olması sebebiyle ” Teke Sancağı” adıyla
geçmektedir. Antalya, XIX. yüzyıl sonunda Konya Vilayetinin sancağı
durumundaydı.İdari bakımdan 5 kaza ve 9 nahiyeye ayrıldı. Toplam köy
sayısı 549 idi. Sancak toplam nüfusu 224 bin kişiydi. Bu nüfusun 15
binini Yörükler oluşturuyordu. Bunlar kışı ovalarda, yaz aylarının ise
yayla adı verilen platolarda geçirirlerdi. Nitekim Hazine-i Evrak’ta
mevcut 1840 tarihli bir belgeden Antalya Kalesi içindeki yerlere
iskanları yetersiz olduğundan, sur dışında bir mahalle kurulması ve
oraya bir kapı açılması ve kiliselerin onarılması hakkındaki yazıdan,
buraya sürekli değişik dinlerden, değişik yerlerden insanların gelerek
yerleştikleri anlaşılmaktadır. Antalya şehri, körfezin ortasında, dik
bir kayalığın üzerinde kurulmuştu. ve mutasarrıflık buradaydı. Üç surla
çevrili olan kentin çok heybetli bir görünüşü vardı. Bu surların alt
bölümlerinde bulunan geniş çukurlar, Düden Çayı’nın sularıyla dolar ve
şehir, bu su hendekleriyle korunurdu.
XIX, yüzyıl sonunda Antalya Sancağı’na eğitim ve öğretim faaliyetleri, 2 bin 600 öğrencinin devam ettiği 50 okulla sürdürülürdü.
Antalya’da gerek Selçuklular, gerekse Osmanlılar döneminde merkez ve
ilçelere 60′dan fazla medresenin bulunduğu bilinir. Bugün pek çoğu harap
olmuş bu yapıların içinde 1250 yılında Selçuklu Veziri Karatay
tarafından yaptırılan medreseyle, Elmalı’daki Osmanlılar döneminde Ömer
Paşa tarafından yaptırılan medrese, sağlam olarak kalmıştır.
XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun bırakmak zorunda kaldığı
topraklardan gelen göçmenlerin yerleştirildiği Antalya, sözü geçen
yüzyılın ikinci yarısında Konya Vilayetine bağlanan bin sancağın (Teke)
merkezi oldu.
Kurtuluş Savaşı Dönemi
Birinci Dünya Savaşı’ndan önce bu sancak, adı geçen vilayetten
ayrılarak bağımsız bir sancak haline girdi. Mütareke döneminde şehir,
bir aralık İtalyanların işgali altındaydı. İtalyanlar Antalya halkına,
kendilerini Türk dostu olarak göstermeye çalışıyorlardı. Bu amaçla,
Yunan işgali bölgesinden Antalya’ya gelen göçmenlere ve yoksul halk
tabakalarına çeşitli yardımlarda bulunuyor, ayrıca yollar ve okullar
açıyorlardı. Çiftçiyi ve taciri kendi tarafına çekmek isteyen
İtalyanlar, gerekli kredileri vermek üzere Banco Di Roma’nın Antalya’da
şubelerini açmaktan geri durmadılar. Ancak şehir çok geçmeden
boşaltıldı.
Cumhuriyet Dönemi [değiştir]
9 Temmuz 1921 tarihinde İtalyanların geri çekilmesiyle Anadolu
Hükümeti’ne bağlandı. Cumhuriyet’in ilanından sonra ise Antalya adı
altında, il bazında bugünkü halini aldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder